ATM özelinde Otomasyon ve YZ (Yapay Zekâ) 2.Bölüm |
Günümüzde otomasyon ve YZ kullanımının ATM ve ATC düşünüldüğünde, özellikle talep-kapasite denklemi başta olmak üzere pek çok aktüel probleme çözümler sunabilmesi beklenmektedir. Hava sahası dizaynından, akış yönetimine, modelleme ve simülasyon çalışmalarına, karar alma yardımcısı araçlara, “conflict” çözümleyici uygulamalara kadar YZ tabanlı algoritmaların mevcut sistemlere entegrasyonunda da sürekli yeni gelişmeler yaşanmakta, projeler duyurulmaktadır.
YZ’nin operasyonel boyutta neleri başarabileceği sorgulandığında; sadece kural tabanlı asiste eden yardımcı araçlarla mı sınırlı kalacağı yoksa tam otomasyona giden yolda hızla mı ilerlediği gibi önermeler gündeme gelmekte, farklı projeksiyonları da beraberinde getirmektedir. ATM özelinde YZ trendini ve önümüzdeki süreçte yaşanabilecekleri tahmin edebilmek için yeni teknoloji ve inovasyonların nasıl ortaya çıkıp geliştiklerini izah etmeye çalışan bir dizi yaklaşımdan faydalanılabilir. İlk olarak yeni bir teknolojinin benimsenme sürecine ilişkin “Metcalfe Kuralı“ ve “Amara Kanunu” na göz atalım.
Metcalfe Kuralı: Bir ağın değeri, ağa bağlanan kullanıcı sayısının karesiyle orantılı olarak artmaktadır. Bir başka deyişle yeni bir teknoloji, kullanıcı kitlesini arttırdıkça ağın değeri de o ölçüde artacaktır. Bu bağlamda otomasyon ve YZ kullanımının ATM ve ATC sistemlere entegrasyonunda ve benimsenmesinde, ne kadar çok ANSP ve kural koyucu denkleme katılırsa, daha fazla geri bildirim ve optimizasyonla birlikte operasyonel başarım süreci de o kadar kısalacak, sisteme olan güven ve itibar artacaktır.
Amara Kanunu: Roy Amara’nın meşhur gözleminden (yeni bir teknolojinin etkilerini kısa vadede abartma, uzun vadede ise küçümseme eğilimdeyiz) yola çıkarak ortaya atılan “Amara Kanunu”, teknolojik ilerlemenin yörüngesi için etkili bir rehber niteliğindedir. Teknoloji ilk duyurulduğunda henüz emekleme aşamalarındayken, kitleler durumu heyecanla karşılar ve hayatlarının çok hızlı bir şekilde değişeceği düşüncesine kapılırlar. Bir noktadan sonra teknoloji yalpalamaya başlari hayal kırıklıklarıyla beraber ilgi de hızla azalır. Ancak zaman geçtikçe teknolojinin olgunlaşması ve daha fazla kullanıcıya da ulaşmasının akabinde etkileri daha fazla hissedilir. Bu aşamada ise teknoloji artık gündelik hayatın bir parçası haline gelse bile bazı gruplar tarafından küçümseme eğilimi sergilenir.
Teknolojinin gelişimi ve süreçteki beklentileri betimleyen şema. |
Teknoloji ve inovasyonların, kitlelerin beklentileri ve davranışları doğrultusunda nasıl bir patern izlediğini gözlemledikten ve benimsenme sürecine ilişkin bir içgörü kazandıktan sonra "Teknoloji ve S eğrileri" kavramına yakından bakalım. Daha sonra ise “Gartner Hype Cycle” şemasına değinerek, yeni bir teknoloji ya da inovasyonun operasyonel başarım kazanma sürecinde hangi aşamalardan geçtiğini inceleyelim.
Teknoloji ve S eğrileri: Belirli bir noktaya kadar geometrik artışla devam eden teknolojik gelişmelerin bir süre sonra yavaşlayarak durağanlaştığı “S eğrisi” hemen hemen tüm teknoloji döngülerinde gözlemlenebilen bir örüntü sergilemektedir.
Teknoloji ve S eğrileri şablonu. |
ATM ve ATC özelinde de inovasyonların etkileri S eğrisine benzer bir paterni takip etmektedir. Örneğin; hava araçlarındaki donanımlar ve teçhizatların yeni kabiliyetler kazanması neticesinde VFR uçuşlardan IFR’a geçiş, hava sahası kullanıcılarının logaritmik bir şekilde artmasına sebep olmuştur. Benzer şekilde CNS sistemlerinin modernizasyonu ve radar kullanımının yaygınlaşması da yeni bir paradigma değişimiyle birlikte kontrollü hava sahalarının ve TMA’lerin ortaya çıkmasına olanak tanımıştır. Günümüzde ise bilgisayar teknolojilerinin gelişimi, uçuş enstrümanları ve gözetleme sistemlerindeki yeniliklerle beraber; FMS ve otopilot kullanımı, uydu tabanlı RNAV navigasyon, FUA ve FRA gibi konseptlerin uygulanması, ayırma minimalarının düşürülmesini mümkün kılan inovasyonlar da eklenince daha fazla kullanıcıya hizmet veren bir hava sahası dizaynı için ardışık “S eğrileri” oluşturulmuştur. Son yıllarda ise talep-kapasite denkleminin bozulmaya başlaması, son dalgadaki S eğrisinin durağan bölümüne geçtiğimiz düşüncesini ön plana çıkarmaktadır. Zira günden güne artan hava sahası kullanıcıları sebebiyle kapasite kullanımında ciddi dar boğazlar oluşmakta, front-line personel (pilot, ATCO vs.) olarak çalışan operatörlerin, insan faktörleri başlığı altında değerlendirilen bilişsel sınırları ve limitleri, sistem tasarımı açısından ele alındığında kısıtlayıcı unsurlara dönüşebilmektedir. Geldiğimiz noktada yeni bir S eğrisi oluşturabilmek için otomasyon kullanımı ve YZ yeteneklerine bel bağlanmaktadır.
Gartner Hype Döngüsü: Amerikan menşeili danışmanlık, araştırma ve bilgi teknolojisi firması olan Gartner, yeni bir teknolojinin ele alınması ve benimsemesi bağlamında içerisinde farklı kavramlar ve aşamalar ihtiva eden “Hype” döngüsünden söz eder. Bu yaklaşım teorik olarak teknolojinin yaşam döngüleri olarak da detaylandırılabilir. Metodoloji olarak kesinlik ya da bilimsellik vadetmese de yeni tanıtılan bir teknolojinin entegrasyon sürecini modelleme de faydalı olabilir. Örneğin otonom araçların yaygınlaşması, akıllı robotlar, giyilebilir teknolojiler, blok zinciri, IOT (nesnelerin interneti), 5G, yapay zekanın artan kullanımı gibi trendleri yorumlamada işlevsel bir fonksiyon sergileyebilir. Bu sayede teknolojiyi benimseme ya da olgunlaşmasını bekleme gibi süreçler yönetilip, daha akıllıca yatırımlar yapılarak risk faktörü azaltılabilir.
Grafik incelendiğinde "y" ekseninde beklentilerin, "x" ekseninde ise geçen zamanın ele alındığı bir perspektif görülebilir. “Teknoloji tetiği” adı verilen ilk aşama, yeni bir teknolojinin duyurulmasının akabinde medyanın ve kamuoyunun da etkisiyle henüz ortada bir ürün ya da icraat olmamasına rağmen çığ gibi büyüyen ilgiyi temsil eder. “Aşırı beklentiler zirvesi” olarak betimlenen ikinci aşamada ise beklentiler zirveye ulaşır ancak tatmin edici olamadıkları için genel itibariyle bir dizi başarısızlık ve durağanlıkla geçen dönemi yansıtır. “Beklenmeyen çöküş” evresinde işler yolunda gitmemeye başlar, tabii olarak ilgi azalır ve beklentiler karşılanamadığı için hüsran ve kızgınlığı beraberinde getiren süreçler gözlemlenir. Sadece teknolojiyi doğru olarak yorumlayanlar ayakta kalır ve kendi iş modelleri ve tasarımlarıyla yola devam ederler. “Aydınlanma Eğilimi” evresinde ise bahsi geçen teknolojinin neleri nasıl başarabileceği ortaya çıkmaya başlar ve bir yandan da tasarlanan ürün ve geliştirmelerin yeni nesilleri optimize edildiği için finansman ve ilgi odağı geri döner. Son aşama olan “verimlilik platosu”, teknolojinin artık gündelik hayatın bir parçası olduğunu, gerekli ölçeklendirmeleri tamamladığını ve geniş pazar kitlelerine de ulaşabildiği için büyümeye devam edeceği düşüncesini yansıtır.
Metcalfe Kuralı, Amara Kanunu, Teknoloji ve S eğrileri, Gartner döngüsü gibi yaklaşımları irdeledikten sonra ATM özelinde otomasyon ve YZ kullanımının yaygınlaşmasında bahsi geçen trendlerin izleri takip edilebilir, günden güne daha fazla uygulamanın ANSP’lerin mevcut sistemlerine entegre edildiği bilindiğinden, verimlilik platosuna yaklaşıldığı düşüncesi ağırlık kazanabilir. Zira öncesinde monolitik temelli sistemler olarak görülen ATM uygulamalarının, YZ tabanlı yeni servis ve araçlarla her geçen gün artan entegrasyonları, mikro hizmet konseptine yakınsandığı da bilindiğinden, yaşanan değişimin öncü işaretlerinden biri olarak yorumlanabilir.
Bir yazı dizisi olarak yayınlamayı tasarladığım "ATM özelinde Otomasyon ve YZ" konseptine ilgi duyanlar ilk bölüm için linke tıklayabilirler. Ayrıca Otomasyon ve Yapay Zekâ (YZ) Kullanımının ATM Özelinde Etkileri ve ATCO İnsan Faktörleri Açısından Değerlendirilmesi başlıklı makaleye de göz atabilirsiniz. (alert-warning)
Lütfen ofansif bir dil kullanmadığınızdan, yapıcı öneriler ve eleştirilerde bulunduğunuzdan emin olun. Yorumlar denetlendikten sonra uygun bulunursa yayımlanmaktadır. Anlayışınız için teşekkürler.